20 Nisan 2010 Salı

turkish educational system and school management

20 Nisan 2010 Salı
- kültürü saç modeline bağlayan bir hocamız var. saçlarımız çok "extreme" olmadığı için bizi "average" olarak tanımladı. şekilcilik mi, genellemecilik mi, yoksa naiflik mi bilemedim. hem kültür denen şey powerpoint üzerinden "definition" ile anlatılamaz ki. konunun kültür olması, anlatım şeklinin ve bakış açısının kültürle bu kadar çelişmesi gerçekten ironik. hocanın farklı terminolojisiyle kendini marjinal göstermeye çabalaması, özge'nin muhalefet olması, benim gözlemlemekten sıkılmam, vs. her hafta aynı bok.

- önümde iki saattir neye bu kadar güldüğünü anlayamadığım iki kız oturuyor. karnınız ağrımadı mı, yüz kaslarınız gerilmedi mi ya da sınıftaki durumun içten içe umutsuzluğundan zerre kadar mı etkilenmiyorsunuz, nedir yani? türk değiller, eleştirmek istemiyorum. sonra faşist gibi hissediyorum, suçluluk duyuyorum. ama sınıftakilerin geri kalanı türk, onları eleştirme zahmetine bile girmiyorum. çünkü gerçekten salaklar ve bu sorgulanamaz...

- başarının ne olduğu tartışılıyor. saçmalama hoca. içses: "beni kusursuz olmaktan koru tyler." hayır yani, kime göre, neye göre? başarı, ne istediğimi bilmek, kendimi enine boyuna tanıyabilmek benim için, "the achievement of pre-defined goals" falan değil.

- "ingilizce öğretmenini 4 cümleyle tanımlayın.". en sonunda bu cümleyi de sarfetti. sınırlamacılığı, görecelilikten uzaklığı, hatta "hayvan düşmanlığı", ve bacak bacak üstüne atıp keyfimce oturduğumda suratıma bakması... suçlamıyorum aslında, hoca dediğin de böyle olmaz mı? ölü ozanlar derneği'ndeki gibi olacak değil ya. ama iğnelemeden de geçemeyeceğim. ben bu adamın seviştiğine bile kesinlikle inanmak istemiyorum. törpülenip uyum sağlamak, değerlerin "match etmesi" (birebir onun ağzından çıkıyor), çok güzel terminolojiler bunlar. marjinal olması için daha 15 fırın ekmek yemesi lazım. ruken'den aforizmalar: hayatımın içine eden 3 şey, okul, aile ve din.

- askeri okullar öğrencilerinin sınırlarını test ediyormuş. bu ders de benimkini ediyor. hocadan aforizmalar: bir futbolcu ne zaman fenerbahçeli olur? galatasaray'a gol attığı zaman. evet hocam, öyle, hı hı. sınıf ortamı, o kasvetli atmosfer o kadar tanıdık ki, geçen hafta teşrif edememiş olmama rağmen o 15 güne rağmen hoca sanki yıllardır konuşuyormuş gibi beynimin içinde. hocayı ve sınıftakileri "öteki"leştirsem, ben çoğunluk olamıyorum. o halde ben mi "öteki"yim. onlar "beriki" mi? ötesi, berisi yok. türkiye'nin sistemi beynimi sulandırdı.

0 yorum:

Yorum Gönder